11 Nisan Dünya Parkinson Günü dolayısıyla hastalıkla ilgili bilgiler paylaşan DoktorTakvimi Nöroloji Uzmanlarından Prof. Dr. Yahya Çelik, Parkinson hastalığının kesin nedeninin hâlâ tam olarak bilinmediğini; ancak içme suyundaki kimyasallar, tarımda kullanılan kimyasal gübre atıkları, kafa travmaları ile ailesel ve genetik etkenlerin hastalığın gelişiminde etkili olabileceğini ifade etti.
Parkinson hastalığının tıbbi olarak tarifinin ve isminin 1817 yılında James Parkinson tarafından konmasına rağmen, tarihçesinin Eski Ahitlere, Ayurvedalara kadar dayandığını belirten DoktorTakvimi Nöroloji Uzmanlarından Prof. Dr. Yahya Çelik, “Parkinson hastalığı, hareketlerde yavaşlama, özellikle ellerde istirahat halindeyken ortaya çıkan titreme ve yürüme-denge bozuklukları belirtileriyle seyreden bir hastalıktır. Hastalık çoğunlukla tek taraflı başlayıp ilerleyen dönemlerde vücudun diğer yarısına da yayılır. İlerleyen evrelerde düşme atakları, denge bozukluğu, unutkanlık, uyku problemleri ve psikolojik etkilenmeler de görülebilir. 30-40 yaşlarında da başlayan formları olabildiği gibi, ailesel de olabilmektedir” diyor.
Prof. Dr. Yahya Çelik, Parkinson hastalığının genellikle sinsi başlangıç gösteren ve yavaş ilerleyen bir nörolojik rahatsızlık olduğunu belirtiyor. Hastalığın 60 yaş üzerindeki bireylerde görülme oranının yaklaşık yüzde 1, 80 yaş üzerindekilerde ise yüzde 3 ila 4’e kadar çıktığını ifade eden Çelik, nadir de olsa hastalığın 60 yaş altı bireylerde de görülebileceğini vurguluyor.
Hasta Adayları İçin Riskli Durumlar
Parkinson hastalığının tam nedeninin bilinmediğini belirten Prof. Dr. Yahya Çelik, “İçme sularındaki kimyasallar ve tarım alanlarında kullanılan kimyasal gübre atıkları gibi çevresel faktörlerle birlikte, kafa travması veya ailesel-genetik faktörler Parkinson hastalığının ortaya çıkmasında etkili olabilir. Bu etkenlerin etkisiyle beyin sapında dopamin üreten hücrelerdeki yıkım, vücudumuzdaki hareket koordinasyonunu ve ahengi bozarak hastalığa yol açmaktadır” şeklinde konuşuyor.
Rutin Kontrollerin Önemi
Hastalığın tedavisiyle ilgili bilgiler veren Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yahya Çelik, “Parkinson hastalığının tedavisinde ağızdan alınan haplar, ağızdan ilaç alımının etkili olamadığı durumlarda cilt altı iğneler, mideden açılan bir delikle verilen ilaçların direkt mideye verilmesi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bu tedavilere cevap vermeyen ya da şiddetli vakalarda bazı beyin ameliyatları ve halk arasında beyin pili denilen yöntemler de uygulanabilmektedir. Özellikle son 15-20 yıldır ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalarda cerrahi yöntemler bir seçenek olarak görülmektedir. Beyne yerleştirilen pil uygulamaları (derin beyin stimülasyonu), beyindeki motor hareketlerle ilgili merkezlerde anormal derecede artmış aktiviteyi azaltmayı amaçlamaktadır. Tedavide, bu hastalığın uzmanı olan bir hekimle düzenli kontroller yapılması, hastalığın ilerlemesini izlenmek açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, eşlik eden hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı, uyku problemlerinin iyi tedavi edilmesi, düzenli spor aktivitelerinin yapılması hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir” açıklamasında bulundu.