Galeri Soyut, 11 – 23 Nisan 2025 tarihleri arasında B Salonu’nda, sanatseverleri Nurettin Akkaya’nın “Sandık Lekesi” adlı resim sergisiyle bir araya getiriyor
“Sandık Lekesi”, sadece bir sergi adı değil, aynı zamanda bir metafor. Sandık, zamana direnen anıların, unutulmak istenmeyen ama yüzleşmesi de kolay olmayan hatıraların saklandığı bir mekândır. Bu sandığın içindeki her eşya gibi, insanın kendi belleğinde taşıdığı lekeler de zamanla silikleşmek yerine daha görünür hâle gelir. Toplumun kalıplarına uymaya zorlanan bireyin, içsel dünyasında kalan bu lekeler, Akkaya’nın eserlerinde renk ve form, sanatçının anlatım dili haline gelir.
Nurettin Akkaya, izleyiciyi geçmişle geleceğin kesişiminde duran soyut figürlerle karşılıyor. Renk lekeleri, çizgiler ve dokularla örülü bu imgeler, modern dünyanın yarattığı yabancılaşma, yalnızlık ve içsel çatışmalarla beslenen bir anlatının parçaları. Sanatçı, her tablosunda sadece bir hikâye anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kendiyle, toplumla ve zamanla yüzleşmenin izlerini de tuvale yansıtıyor.
1970 yılında Çorum’da doğan Akkaya, resimle ilk kez okul yıllarında tanıştı. Gazi Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. O günden bu yana durmaksızın üretmeye devam eden sanatçı, sanatı bir ifade biçiminin ötesine taşıyarak bir yaşam tarzı haline dönüştürdü.
Akkaya’nın eserleri, müziğin ritmini, ritüelin dinginliğini ve insan ruhunun derinliklerini aynı potada eritiyor. Tuvalin arka planına yazdığı kelimeler, hem bir iç döküm hem de plastik bir öğe olarak resmin tamamlayıcısı hâline geliyor. Soyut figüratif bir dille çalışan sanatçı, bu lekeci yaklaşımla izleyicisini Renkler ve şekillerin armonisine çağırıyor.
Sanatçının daha önceki “Mühürler” sergisiyle dikkat çeken Galeri Soyut, bu kez de “Sandık Lekesi” sergisiyle Akkaya’nın yaratıcı dünyasına ev sahipliği yapıyor. Galeri, Akkaya gibi güçlü anlatımı olan sanatçılara Görünürlük oluşturma amacını devam ettiriyor.
“Sandık Lekesi”, izleyicisini sadece bakmaya değil, görmeye; sadece anlamaya değil, hissetmeye çağırıyor. Bu sergi, geçmişin yükünü sırtlayan ama o yükten yeni bir estetik dil yaratan bir sanatçının içsel yolculuğuna tanıklık etmek isteyen Herkesi davet ediyor.
