Sürekli yeni projelere atılıp hiçbirinin tamamlanamaması durumunun Parlayan Nesne Sendromu olarak adlandırıldığını belirten uzmanlar, bu durumun uzun vadede psikolojik sorunlara zemin hazırladığını söylüyor.
Bir işi sıfırdan herhangi bir başarı düzeyine çıkarmanın, odaklanma, çaba ve sebat gerektirdiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Çevremizde başarıya ulaşmış, toplumdan onay almış bir iş gördüğümüzde hemen biz de yapmak istiyoruz. Bu durum o iş için verilen emeği görmezden gelip sadece parlaklığına aldanmamıza neden oluyor.” dedi. Sosyal medya ve girişimcilik dünyasının sunduğu parıltılı fırsatların, dikkatimizi dağıtarak işlerimizi yarım bırakmamıza neden olduğunu aktaran Demir, yeni fırsatları hemen denemek yerine, ‘bekle ve gör’ yaklaşımıyla önce gerçek ihtiyaçların tartılmasını öneriyor.
Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, kişinin sürekli olarak yeni ve heyecan verici fırsatlara yönelip hiçbirini tamamlama konusunda sebat gösterememesi durumu olarak tanımlanan Parlayan Nesne Sendromu hakkında bilgi verdi.
Maymun İştahlı Olmak Şehir Efsanesi Oluyor
Parlayan Nesne Sendromu (Shiny Object Syndrome), kişinin dikkatinin sürekli olarak yeni, heyecan verici fikir ve fırsatlara yönelmesiyle tanımlanan bir zihinsel durumdur. Bu sendroma sahip kişiler, genellikle birçok yaratıcı fikir üretir ancak bunları hayata geçirmekte zorlanırlar. Yeni bir hedef belirleyip kısa süre sonra başka bir hedefe yönelir, başladıkları işleri yarım bırakırlar. Bir kurstan diğerine atlar, birçok projeye başlar ama çok azını tamamlarlar. Web siteleri kurar, iş fikirleri geliştirir, ancak bunları sürdürülebilir hale getirmek için gerekli odak ve çabayı gösteremezler.
Günümüzde teknolojinin baş döndürücü hızla gelişmesi ve sosyal medyanın her an elimizin altında olması, bu sendromu daha yaygın hale getiriyor. Özellikle girişimcilik ve start-up ekosisteminde, sürekli olarak “yeni bir şeyi kaçırma korkusu” (FOMO) bireyleri etkiliyor. Sürekli karşılaşılan başarı hikâyeleri, yenilik haberleri ve parlak fikirler, bireyin mevcut işine odaklanmasını zorlaştırabiliyor. Bu durum ise zamanla yarım kalan projeler, bitirilemeyen kurslar, kenarda bekleyen kitaplar ve tamamlanmayan aktiviteler şeklinde hayatımıza yansıyor.
Parlayan Nesne Sendromu, girişimcilik yolculuğunda fark edilmediği sürece ciddi verimlilik kaybına ve motivasyon düşüklüğüne yol açabilir. Gerçek başarı, birçok fikrin peşinden koşmak yerine, seçilen bir yolun sonuna kadar kararlılıkla yürünmesiyle mümkündür.
Yarım Kalan Her Şey Motivasyonu Olumsuz Etkiliyor
Bir işi sıfırdan alıp herhangi bir başarı düzeyine taşımak; ciddi bir odaklanma, istikrarlı bir çaba ve güçlü bir sabır gerektirir. Ancak çevremizde başarıya ulaşmış, toplumdan onay görmüş bir girişimi gördüğümüzde, çoğu zaman bu işin perde arkasını görmezden geliriz. Sonuçlar bizi büyüler; harcanan emeği, geçen zamanı ve çekilen zorlukları fark etmeyiz. Bu da bizi, sadece “parlaklığına” kapılarak aynı işe girişmeye yöneltebilir.
İnsanlar, popülerliğin ve görünürdeki başarının cazibesine kapıldıklarında, çoğunlukla o başarının bedelini ödemeye hazır değildir. Sürece değil, sadece sonuca odaklanırlar. Fakat başarı, sadece sonuca ulaşmakla değil; o noktaya gelene kadar kat edilen yolda gizlidir. Süreci sahiplenmeyen biri için emek vermek zorlayıcı hale gelir ve girişilen iş çoğunlukla yarım kalır.
Her yarım bırakılan iş, beyinde tamamlanamayan bir döngü oluşturur ve dopamin salınımını sekteye uğratır. Bu da uzun vadede motivasyon kaybına ve içsel tatminsizliğe neden olur. Oysa bir işe başlamak için, onun yalnızca günümüzde “parlayan” bir fırsat olmasından çok daha fazlasına ihtiyaç vardır: Gerçek bir istek, odaklanma yetisi, dikkat ve tutarlı bir emek. Başarı, dışarıdan görünen ışıltıda değil; perde arkasında, görünmeyen çabanın içinde saklıdır.
Günümüzde akımların ve trendlerin kişilerde kısa vadeli dopamin sağladığını ancak bunun uzun vadede psikolojik problemler olarak ortaya çıktığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Umutsuzluk, karamsarlık, başarısızlık, yetersizlik hissi, depresyon, tükenmişlik gibi durumları tetikleyebiliyor.” dedi.
Üniversitelerde psikoloji bölümlerinin popülerliğinin arttığını ancak özellikle psikoterapist olmak için yürünmesi gereken 10 yıllar alan uzun bir yol olduğunu örnek gösteren Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
Psikolojinin parlaması ile parlaklık peşinde koşan ancak çaba ve istekten yoksun kişilerin bu yolda yorulduğu ve yarıda bıraktığını gözlemliyoruz. Sosyal medyada gezi, öneri, yemek tarifleri sayfaları fazlaca yaygınlaşmışken, herkes bu parlayan nesneyi görüyor ve dahil olmak istiyor. Birisi sosyal medyada girişimcilerin başarı hikayesini duyup onun peşinden aslında o şeyi yeterince istemeden gidebiliyor. Çok yaygın olan bir podcast serisi yapmak da yine son dönem parlayan nesneler arasında. Ya da şirketiniz için yeni bir ürün satın almak, farklı alanlara dahil olmak da beyaz yakalılar ve yöneticiler açısından örnek olabilir.
En İyi Yaptığınız Şeye Odaklanın
Parlayan Nesne Sendromundan korunma zor. Çünkü günümüzde pek çok parlayan nesne bulunuyor. Parlayan Nesne Sendromundan kaçınmak için bazı adımların izlenebilir. Başarılı olmak için uzaklara gitmenize gerek yok, kendi alanınızı emek verdiğiniz becerilerinizi düşünün. Zamanı yeni trendleri kovalayarak harcamak yerine en iyi yaptığınız şeye odaklanın. Sosyal medya pek çok parlak nesne ile dolu.
Bu anlamda yapılan yorumlar sizi çekiyor olabilir. Bu iş çok kolay, basit ve kısa yoldan para kazandırıyor gibi yorumları sorgulayın, hemen inanmayın. Size ne kadar uyuyor, hayatınıza uygun mu, gerçekten ihtiyacınız mı, size değer katacak mı sorularını yanıtlamadan adım atmayın. Başkası yapıyor ve başarılı diye aynı şeyin size uyduğu anlamını çıkaramayız.
Başarıyı Arzulamak Ve Sabırla Beklemek Arasında Fark Var
Başarıyı için dikkati odaklamak ve üzerinde çalışabilmek gerekir. Sürekli olarak yeni ürünler, yeni teklifler öneren grupları ve haberleri takip etmek odaklanmanızı ve düşünce akışınızı bozar. Her tavsiyeye bakmanın, sizin için iyi olup olmadığını değerlendirmenin ve bu konuda bir karar vermenin zihinsel yüküyle uğraşmak zordur. Buna ‘bilişsel yük’ deriz ve sizin asıl başarılı olacağınız alanda ilerlemenize engel olur. Sosyal medya haber akışları, yazışma grupları, üyelikleriniz, sürekli gelen bildirimleri kısıtlamak veriminizi arttırabilir.
‘Bekle ve gör’ yaklaşımının benimsenmesini öneriyoruz. Emin olmadığınızda, bu yaklaşımı benimsemek yardımcı olur. Günümüzdeki hızlı teknolojik değişimlerle birlikte, birçok girişim hızlıca yükselip kayboluyor. Yeni bir iş için önce beklemek ve onun gelip geçici olmadığını görmek avantaj sağlayabilir. Beklemek aynı zamanda bir şeyin gerçek bir fırsat mı yoksa parlayan bir nesne mi olduğunu ayırt etmenize yarayacaktır.
(Kum Saati Modeli)
kaynak: https://www.saglikhabergazetesi.com/parlayan-nesne-sendromu-motivasyonu-zayiflatiyor/